Kırmızı karanfil / SEDAT SERTOĞLU / 
PERŞEMBE 04 ŞUBAT 1999

Sevgili Barış.. Dün onbinlerle birlikte omuz omuza Levent Camii'nde idik. Kalabalığı yarıp eşin Lale ve iki oğlunu göremedim. Onlara sarılamadım.
Ama onbinlerle birlikte, hem de toplumun her kesimi, her katmanından onbinlerle birlikte, seninle beraber oldum.

 Ama sana katiyen veda etmedim. Çünkü, Barış Manço aradan yıllar geçse de her evin bir ferdi olmaya devam edecek. Buna inanıyorum.

 Dün, Moda, Taksim, Levent Camii ve Kanlıca'daki mezarlıkta toplanan onbinler bunu gösterdi.

 Genci, yaşlısı, çocuğu, kadını, erkeği, türbanlısı, mini eteklisi, zengini, fakiri, dedesi, torunu ve de sakatı ile özetle Türkiye'nin mozayiğini bir araya getirmeyi ancak sen başarabilirdin. Ve de bunu başardın...

 Seni hiç tanımamış olan insanlarla camide omuz omuza beklerken, onlarla birlikte ben de alkışladım ve ben de gözyaşlarımı tutamadım.

 İnsanlar hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Kendi yakınlarından biri ölmüştü sanki. Evlerinin bir ferdini kaybetmişlerdi.

 Sonra eller havaya kalktı ve o ellerdeki kırmızı karanfiller havalarda uçuştu.

 Ben de elimdeki karanfili sana gönderdim. O sırada mırıldanarak önce Dağlar Dağlar'ı, sonra Gülpembe'yi söyledim.

 İnanıyorum ki, her yerde böyle oldu. Onbinler de benim gibi, senin şarkılarını söylediler Sevgili Barış...