Yediden yetmişe bütün Türkiye’nin sevgilisi Barış Manço’yu kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz.
Gerçekten de, sanat dünyasından bir yıldız daha kaydı...
Fakat, o yeri kolay kolay doldurulamayacak bir sanatçıydı. Barış Manço’yu sadece bir “sanatçı” kabul etmek de imkânsız.
Çünkü, o küçükle küçük, büyükle büyük gerçek bir halk adamı, gerçek bir aydın ve inançla dolu bir insandı.
Aynı yaşlarda olduğumuz için, Barış Manço’nun hayat grafiğine yakından şahit olanlardanız. Üstelik müşterek bir tarafımız da vardı. Yıllar yılı, çeşitli gazetelerde yaptığımız seri röportaj türünü ses ve görüntü âlemine başarıyla taşıyan bir sanatçıydı. Röportajları ilgiyle izlenen hatta gıpta edilen, şarkıları hoş bir sedâ ve daima mesaj bırakan Barış Manço aynı zamanda evrensel bir konum da kazanmıştı.

TÜRK DÜNYASININ KAYBI
Barış Manço’nun vefatı, Türk Dünyası için de büyük bir kayıp olarak kabul edilip değerlendirilmeli.
Barış Manço, gerçi Türkiye’de yetişmiş fakat Japonya, özellikle Orta Asya ülkelerinde de büyük üne kavuşmuştu. Daha birkaç ay önce, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in davetlisi olarak, birlikte gittiğimiz Orta Asya ülkelerinde, özellikle Türkmenistan’da Barış Manço’ya gösterilen yakın ilgi gözlerimizi buğulandırmıştı. Türkmenistan Devlet Başkanı Türkmenbaşı’nın, merhuma ne denli sevgi ve saygı ile dolu olduğuna bizzat tanık olmuştuk. Barış Manço’yu Türkmenistan vatandaşı ilan eden Türkmenbaşı’nın rahmetliye pasaport, villâ ve araba vermeye kalkışması bu arada bir Türkmen kızı ile evlenmesini istemesi herhalde unutulacak bir anı olmasa gerek.
Barış Manço’nun da, Türkmenbaşı’na teşekkürlerinin yanı sıra, “Türkiye benim anavatanım, burası da atavatanım” deyişini derin bir sızı içinde hatırlıyoruz.
Evet, Türk Dünyası bir evlâdını daha kaybetmenin elemi içinde O’nu ebediyete uğurluyor.
O, daima gönlümüzde bir yıldız gibi parlayacak. Yüce Allah’tan rahmet dileriz, mekânı cennet olsun, nûr içinde yatsın.