Barış öğretmen / gungor mengi / PERŞEMBE 04 ŞUBAT 1999

Barış devlet sanatçısıydı. Ölünce millet sanatçısı olduğu görüldü. Ona "Devlet töreni" düzenlendi ama millet töreni ile gömüldü.

 Ey güzel halkım, sevdiğin insanlara neden yaşarken göstermezsin sevgini?

 Artık kazan bu özelliği..

 Yoksa sevgi ve güven duyduğun insanları yaşarken bağrına basacak yerde hep arkasından ağlayacaksın!

 Manço sevgi, duygu ve bilgi adamı idi.

 Bilgelik ve tevazu kutuplarını birleştiren bu "fani", Türk insanının karakteri ile meğer ne kadar da büyük bir uyum sağlamış?

 Çocuk, yetişkin, yaşlı on binleri evine, Kültür Sarayı'na, camiye ve mezarlığa kimse çağırmadı. İşini gücünü bırakan insanları buralara yüreklerinde yankılanan şarkılar çağırdı:

 "Unutma ki dünya fani

 Veren Allah alır canı

 Ben nasıl unuturum seni

 Can bedenden çıkmayınca"

 Farklı.. Çok özel..

 O, sevgisini kazandığı insanların hiç birine benzemiyordu. Uzun saçlı, alışılmadık bıyıklı, abartılı takıları olan, üstelik eğitimini Belçika'da yapmış biri..

 Ama kalbi ve ruhu, bu ülkenin ve halkın bütününü alacak kadar büyüktü. Dışarda elde ettiği birikim, onurla taşıdığı kimliğe evrensel bir kalite kazandırmıştı.

 Farklılığı adeta, Türkiye'deki "aydın ve sanatçı prototipi"ne itirazı vurguluyordu.

 Halkına tepeden bakan, onun özlemlerine ve düşüncesine ters gittikçe büyüdüğünü sanan tiplere inat..

 O, asgari değerlerin duygusuz sahibi değil, ortak değerlerin sevgi dolu temsilcisi oldu.

 Can Dündar dün şöyle yazıyordu:

 "Birincilikle mezun olduğu Belçika Kraliyet Akademisi'nin bulunduğu Liege Prensliği, bir yıl kadar önce kendisine 'Altın Perron' ödülü verirken birlikteydik.

 O artık şövalyeydi..

 Orada kendisine gösterilen saygıyı görüp gururlandık. Belçika onu kraliyet nişanıyla ödüllendirirken ülkesinde yaptığı program rating sorunu nedeniyle yayından kaldırılıyordu -bugün ardından gözyaşı döken kanalların kulakları çınlasın- ve bu içimizi acıtıyordu.."

 Son mektup gibi..

 Dün Barış'ın peşine takılan on binler, televizyonları başında bu son yolculuğu izleyen milyonlar, sadece alan değil, inandığı güzel şeyleri sevgiyle veren bir aydına ve sanatçıya teşekkürünü anlattı.

 Dileriz muhatapları da anlamıştır..

 Cenazedeki bir pankart dikkatimi çekti:

 "Kimse sevemez seni benim gibi;

 Kırk yılda bir gelir Barış gibisi.."

 Barış Manço, şarkılarında ve öteki etkinlikleri içinde 7'den 77'ye hep güzel şeyler öğretmeye çalıştı.

 Hak ettiği sevgiyi, ölümü ile eyleme geçirerek aydınlara ve sanatçılara kendine yakışan bir görev daha yaptı. Bir son mektup gibi..

 "Böyle yazmışsa yaradan

 Kara toprak yeter bana.."

 Onun ebedi yaşamında çok daha fazlasına lâyık olduğuna şahadet eden sevgisi seli, inanıyoruz ki Barış'a ebedi yaşamında da hakkı olan ayrıcalığı kazandıracaktır.

 Dualarla, şarkılarla, alkışlarla..